ATIN İÇ DÜNYASI VE ZİHİNSEL YAPISI HAKKINDA BİLİNMEYENLER

  • Ana Sayfa /
  • Bloglar /
  • ATIN İÇ DÜNYASI VE ZİHİNSEL YAPISI HAKKINDA BİLİNMEYENLER

ATIN İÇ DÜNYASI VE ZİHİNSEL YAPISI HAKKINDA BİLİNMEYENLER

course-details

ATIN İÇ DÜNYASI VE ZİHİNSEL YAPISI HAKKINDA BİLİNMEYENLER

ATIN İÇ DÜNYASI VE ZİHİNSEL YAPISI HAKKINDA BİLİNMEYENLER

 

 

Atın düşünce yapısını daha iyi anlamak, atımızla daha iyi iletişim kurmamıza ve daha etkin eğitim metotları uygulamamıza yardımcı olur. Mesela herkes atların durumlar ve hisleri arasında bağlantı kurarak öğrendiğini bilseydi, hiç bir at bir daha asla kamçılanmazdı. Eğer herkes atlardaki suru içgüdüsünün farkında olabilseydi, gergin ve ürkek atlara karşı çok daha sabırlı ve anlayışlı olurdu. Atlarla ilgilenen herkesin unutmaması gereken, atın yaradılış içgüdüleriyle, zihniyle ve tabi ki yüreğiyle ilgili 10 gerçek atla insan arasındaki iletişimin temel taşlarıdır.

 

  1. Atların “kaçma” içgüdüleri:

 

 

Atlar doğada avcı değil, av konumundadır. Bu yüzden kendilerini koruyup, yaşamlarını devam ettirebilmeleri için doğa tarafından çok güçlü içgüdüler ve hislerle donatılmışlardır. Bir at potansiyel bir tehlikeyle karşılaştığında, o tehlikenin karşısına dikilip savaşmak yerine, arkasını dönüp olanca gücüyle kaçar. Bu olgu atlar hakkındaki “Savaşan” değil, “kaçan” hayvan oldukları yönündeki ünlü teoriyi destekler.

Atlar genellikle kaçmak için tehlikenin onlara yeterince yaklaşmasını beklemezler. Eğer sürüdeki tek bir at, yakınlarda avlanmak için bekleyen bir avcı olma ihtimalini sezdiğinde, bu bütün bir sürünün tam tersi istikamete doğru tam hızla kaçmaları için yeterlidir. Bazı atlar zaman zaman binicinin altında, sanki yakınlarda onu bekleyen bir avcı varmış gibi arazide havada cifteler savurarak dörtnala kaçarlar. Bu gibi davranışlar binici tarafından kabul edilemez olmakla birlikte, hayatını kurtarmak için koştuğunu düşünen bir atı kontrol altına almak oldukça zordur.

Bir atın eğitimi esnasında, ondan yabancı olduğu bir şeyden ürkmemesini istemek, atın doğası gereği, pek adil olmaz. Bazen bir nesneye yabancı olmasa bile, o nesnenin alarma geçmesini gerektirmeyen bir şey olduğunun henüz farkına varmamış olabilir. Unutmayın, kendisini korkutan bir nesnenin yanından her geçtiğinizde, eğer atınızı ürktüğü için cezalandırarak disipline etmeye çalışırsanız, yaptığınız şey sadece atınızı o nesneden ürkmekte ne kadar haklı olduğuna ikna etmekten başka bir işe yaramaz.

 

  1. Atlar bağlantı kurarak öğrenir:

 

Yukarıda belirtildiği gibi, eğer atınızı, onu ürküten bir nesnenin yanından geçerken, kamçıyla disipline ederseniz, atınıza o nesneden ürkmekte haklı olduğunu öğretirsiniz. Bu olay atınızın zihninde şöyle gelişir; atınız bir obje gördü ve ondan ürktü, sonra da bu yüzden kamçılandı. Bu kötü deneyim atınızın zihninde “o nesnenin yanında olmayı, duyduğu acının kaynağı” olarak yer eder. Atınız nesneyle, acı arasında bağlantı kurdu ve her ne pahasına olursa olsun o nesnenin yanından geçmemesi gerektiğini öğrendi.

Öte yandan, eğer o nesne pozitif bir deneyimle bağlantı kurulsaydı, atınız o nesnenin yanında bulunmasının kendisi için rahatlık vereceğini öğrenirdi. Mesela, eğer atınız yakında bir yerde dalgalanmakta olan bir bayraktan ürküyorsa ve binicisi tarafından anlayış görüyor, seviliyor ve hatta binicisinden bir şeker alıyorsa, ürktüğü bayrakla kendisine keyif veren durum arasında bağlantı kuracaktır. Ertesi gün, aynı bayrağın yanından tekrar geçerken atınızı onun korkulacak bir nesne olmadığı konusunda anlayışla telkin edip, bayrağın yanından geçtikten sonra onu bir şekerle ödüllendirirseniz, bu durum atınızın zihninde, keyif veren bir deneyim olarak depolanacaktır.

İnsanlar da birçok şeyi bağlantı kurarak öğrenir. Eğer eski bir dostunuzun kullandığı parfümün kokusunu duyarsanız, zihniniz anında o eski dostunuzu aklınızda canlandırabilir. Yahut arabanızla kaza yaptığınızda herhangi bir şarkıyı dinliyor iseniz, aynı şarkıyı daha sonra yeniden duymak size o kaza anını hatırlatabilir. İste, siz de bir durum ile his arasında bağlantı kurmayı öğrendiniz! Atınızın zihni de aynı bu şekilde çalışır.

Bu gerçeği göz önünde bulundurarak, atınıza birçok şeyi öğretebilirsiniz. Tabii ki ikiniz de sakin ve rahat bir durumdaysanız.

 

  1. Atlar mükemmel hafızalara sahiptirler:

 

Çeşitli fobileri ve psikolojik rahatsızlıkları olan insanlar için, bu sorunlarının kökeni genellikle çocukluklarında yatar. Benzer şekilde, atlardaki davranış bozuklukları da çoğunlukla erken yaşlarda oluşur. Bir at yaşadığı kötü bir deneyimi, hayatı boyunca belleğine kazınmış şekilde taşıyabilir ve bu da atın düzeltilmesi amaçlı eğitimi çok zaman alıcı ve zor bir hale getirebilir. Tıpkı insanlardaki psikoterapi seansları gibi…

Öte yandan, atlar mutlu ve keyifli anılarını da belleklerine kazırlar. Eğer bir at geçmişte sevdiği, anlayışlı ve usta bir binici tarafından eğitilmiş ise seneler sonra bile aynı binicinin altında, yumuşak ve keyif aldığı eski binişlerini hatırlar ve binicisini memnun etmek için elinden geleni yapar.

Atınızın belleğinde anıları saklama ve hatırlama gücünü küçük görmeyin. At akıllı ve duyarlı bir yaratıktır ve hafızasını kendisini mutsuz eden durumlara yeniden düşmemek için kullanır.

 

  1. Atın duyguları oldukça gelişmiştir:

 

 Yıllar önce, insanlar atların basit ve budala yaratıklar olduğunu düşünüyorlardı. Neyse ki günümüzde, gittikçe daha fazla insan atlarını anlayabilmek ve zihninden geçenleri okuyabilmek için çok daha fazla caba sarf ediyor.

Geleneksel inançların aksine, at duygusal acıdan oldukça gelişmiş bir hayvandır. Mutluluğu, üzüntüyü, korkuyu, sevgiyi, güven ve güvensizlik duygusunu, heyecanı, sıkıntıyı, stresi, rahatsız olmayı, merakı ve hatta kıskançlığı bile hissedebilirler. Bir atı derinlemesine izleyebilen bir kişi, atın vücut dili ile duygularını nasıl dışa vurduğunu anlayacaktır.

Peki, atların ne hissettiklerini nasıl anlayabiliriz? Kızgınlık ve rahatsızlık bir atta anlaşılması en kolay duygular olarak gözükebilir. Rahatsız bir at kendini, binicisine mukavemet göstererek, ön ayağıyla yeri deşerek, kafasını sertçe yukarı aşağı sallayarak ve bunun gibi sekilerde belli edebilir. Bu davranışlar aynı zamanda bir atın aşırı heyecanlı veya sabırsız olduğunun da göstergeleri olabilir.

Atınızın neler hissettiğini tahmin edebilmek için, her zaman belirtiler dikkatle izlenmelidir. Mutsuz bir at, tıpkı can sıkıntısı çeken bir atın da davranacağı gibi kulaklarını aşağıya salar, çevresinde olup bitene karşı ilgi duyduğuna dair hiç bir emare göstermeyebilir. Atlar kaybettikleri dostları için yas tutarlar ve bu dostun başka bir at, insan veya başka bir canlı olması fark etmez. Bu durumdaki atların toparlanmaları bazen aylar alabilir. Atlar birbirleriyle çok sıkı bağlar kurabilir ve bu bağlar koparıldığında yoğun bir yalnızlık hissi duyabilirler. Eğer atınıza gerçekten sevgiyle yaklaşır ve ona bu duyguyla bakarsanız, o da sizi tıpkı bir at dostunu sevdiği gibi sevebilir.

 

 

 

  1. Atlar güçlü alışkanlıklara sahiptir:

 

 

Kötü alışkanlıklara sahip atları çoğu zaman duyarız. Yaşamlarının belli bir döneminde, bazı şeyler at için kötü bir alışkanlığın tohumunu atıyor olabilir. Atın kötü bir alışkanlık kazanmak üzere olduğunun belirtileri görüldüğünde, bu davranışının tekrarlanmasına izin verilirse, bu davranışı ilerletir, zamanla düzeltilmesi çok zor alışkanlık haline getirebilir. Eğer bu kötü alışkanlığa yol açan olaylar zinciri kırılmaz ise, at bunu zihnine kazıyacak ve fırsat buldukça bu alışkanlığı tekrarlayacaktır.

Bu konuya pratik bir örnek verirsek, binicisi dörtnal komuta verdiğinde, dörtnala kalkmadan önce çifte atan bir at düşünün. At nasılsa dörtnala kalktığı için binicisi bu ufak çifteyi görmezden gelmiştir. At, bir sonraki sefer dörtnala kalkmadan hemen önce yine çifte atmış ve kısa bir zaman içinde at bu hareketini dörtnala kalkması istendiği her seferinde heyecanını gösterebileceği bir hak olarak görmeye başlamış ve bunu bir alışkanlık haline getirmiş olacaktır. Eğer binicisi atı çifte attığı ilk seferde atını durdurup, kontrolü geri sağlayarak yumuşakça dörtnal isteseydi, bu kötü alışkanlığı başlamadan bitirebilirdi. Kötü alışkanlığı kıracak bir eğitim verilmediği sürece, bu alışkanlık atta genellikle ömrü boyunca yer edinir. Potansiyel bir kötü alışkanlığı henüz oluşmakta olduğu erken zamanlarında yakalayıp düzeltmek, en etkili ve kolay yoldur.

 

  1. Atlar yalnızca sakin ve rahat olduklarında eğitilebilirler:

 

Bir atı kamçılamak, mahmuzla veya baldırla sertçe vurmak veya bağırmak bazı durumlar için ata istediğinizi yaptırmanızı sağlayabilir. Ama aslında ona sizden korkması gerektiği dışında bir şey öğretmiyorsunuz. Uyguladığınız aşırı şiddet, atınızı ürkmüş ve gergin bir hale getirir ve belki bu korku sayesinde o an için atınıza istediğiniz şeyi yaptırabilirsiniz. Ama ileriki bir zamanda korkuya sebep olan şey orada olmadığında (kamçı, vs) atınız başladığı noktaya geri dönmekle beraber, size karşı olan güvenini yitirir ve yaptığınız her yardıma artan bir kuşkuyla bakar.

Bir atın eğitilebilmesi ve bir şeyler öğrenebilmesi için, rahat ve sakin bir şekilde yapılması istenen şeye odaklanmış olması gerekmektedir. Bu sakinlik ve rahatlık sonucu yapmış olduğunuz çalışma atın zihninde pozitif bir deneyim olarak yerini alacak ve atınız bir sonraki çalışmaya olumlu hislerle yaklaşacaktır. Bu pozitif deneyim ve olumlu duygular tekrarlanması halinde, sonunda atınızın öğretmek istediğiniz şeyi öğrenmesini sağlayacaktır. Bu metot sabır gerektirmekle beraber, elde edeceğiniz sonuçlar buna değecektir.

 

  1. Atlar kendilerine yiyecek sunulduğunda bunu ödül olarak algılamazlar:

 

 

Etoburlar, hayatta kalabilmek için avlanırlar. Bir av yakalayıp, yakalayamayacakları kesin olmadığından, yiyecek onlar için her zaman hali hazırda değildir. Atlar yiyeceği, etoburların gördüğü biçimde görmezler. Bir çimen asla attan kaçmaya yeltenmemiştir. Köpekleri veya başka etoburları eğitirken, yiyecek oldukça etkili bir ödül olarak kullanılabilir. Öte yandan, atlar söz konusu olduğunda, yiyecek bir ödül olarak değil, sadece bir durumla hoşnutluk verici bir bağlantı kurmak için kullanılabilir. Mesela, eğer atınız sizin istediğiniz bir şeyi yerine getirdiğinde, ona şeker verebilirsiniz. Atınız da bu durumla şeker arasında bir bağlantı kuracak ve bu durumu pozitif bir deneyim olarak zihnine yerleştirecektir.

Bu yüzden bir yiyeceği atınıza rüşvet olarak sunamazsınız. Bu durumun, bir kere işe yarasa bile, bir sonraki sefer işe yarayacağının hiç bir garantisi yoktur. Atınız, yapmasını istediğiniz şey ile birlikte, kendisine ödül olarak sunulan yiyeceği de rahatlıkla görmezden gelecektir. Bu durumu çok zengin birisine, kendinize bir iyiliği dokunması için rüşvet teklif etmeye benzetebiliriz. Zengin adamın çok parası olduğu için, sizin önerdiğiniz paraya ihtiyacı yoktur.

 

  1. Atlar bir gecede öğrenebilirler:

 

Birçok defasında insanlar, atlarına öğretmekte çok zorlandıkları bir şeyi, atlarının aniden öğrenmesi karşında çok şaşırmışlardır. Bazı biniciler, biniş esnasında çoğu kez atlarının mukavemeti karşısında sabırlarını yitirme noktasına gelmişlerdir. Biniş sonunda, atınızın eğitim seansını pozitif bir şekilde sonlandırarak ( uzun dizginle rahatlamasına izin vermek, atınızı sevmek, vb.) atınıza bu son anları zihnine yerleştirmesi için bir şans vermiş olursunuz. Bir sonraki binişinizde, atınız çoktandır öğretmekte zorlandığınız şeyi çok daha içten bir şekilde mukavemet göstermeden öğrenmeye çalışabilir. Bu şekilde öğrenmeye gecikmeli öğrenme denir.

Bu gecikmeli öğrenme konusundaki yaşanmış bir örneği bir binici eski bir yarış ati olan atını havuz engelinden atlatamadığı zaman yaşamış. Ata hiç bir şiddet uygulamadan geçen iki saatlik bir uğraştan sonra, binicisi atının hiç bir zaman havuz engelinden atlayamayacağını düşünerek çalışmasını sonlandırmış. Ertesi gün, atını ufak bir engelin üzerinden atlatıp, pek de iyimser olmayarak, atını havuz engeline doğru sürmüş. Binicisini çok şaşırtan bir şekilde, atı havuz engelini hiç tereddüt etmeden atlamış ve bir daha da havuz engeli konusunda her hangi bir sorun yaşamamışlar.

Atınıza durumu değerlendirmesi için zaman tanıdığınız vakit, atınızın daha kolay ve hızlı öğrenmesine yardım etmiş olursunuz. Şiddet ( kamçılama, mahmuzlama gibi) bazen sorunlara geçici çözümler üretmekle beraber, atınızın gergin ve mutsuz olmasına sebep olur ve asla bir sonraki sefer için problemin geri dönmeyeceğini garanti etmez. Atlar akıllı hayvanlardır, öyleyse onlara öğrenebilmeleri için izin verilmelidir. Asla zorlamamalıdır.

 

  1. Bütün atlar eşit şekilde yaratılmamışlardır:

Bütün atların fiziksel olarak eşit olarak yaratılmadığını herkes bilir, ama atlar zihinsel olarak da eşit yaratılmamıştır. Her binici, eğitmen ve atla ilgilenen herkes bazı atların bazı disiplinler için diğerlerine oranla daha elverişli yaratılmış olduğunun farkında olmalıdır. Cesur, korkusuz atlar konkur komple (Üç gün yarışmaları) yarışmalarından keyif alabilir, aynı zamanda iyi ve güvenilir birer asayiş atı olabilirler. Öte yandan, çekingen ve ürkek bir atı konkur komple yarışmalarına katılmaya zorlamak, hayvana uygulanan bir tür şiddet olarak görülebilir. Kendinizi, yapmak istemediğiniz bir şeye zorlandığınız bir durumda düşünün!

Evet, atlar öğrenebilir. Zamanla çekingen bir at bile konkur komple koşmayı öğrenebilir. Bu konuda herkes değerlendirme yetisini doğru kullanmalıdır. Atınız ondan istediğiniz bir şeyi yerine getirmeyince, kesinlikle çok çabuk vazgeçmemelidir. Atınızın gerçekten çok mutsuz olduğuna emin oluncaya kadar denemelisiniz. Bir at belki belli bir disiplinde başarılı olamayabilir, ama belki de başka bir disiplinde çok başarılı olabilir. Atınızın en çok neden hoşlandığı keşfedilmelidir.

 

  1. Atlar birbirlerini taklit ederler:

Birçok binici ve eğitmen atların eğitiminde bu gerçekten yararlanıyor. Bu konuda dikkatli olunması gereken nokta ise, atlar iyi huyları olduğu gibi kötü huyları da başka atlardan alabilirler. Bu yüzden ahırda kötü huyları olan bir atın bulunması tercih edilmez, büyük bir ihtimalle diğer atlar da bu kötü huyu taklit ederek, bu huyu kendilerinde geliştiririler (yel yutmak, vs gibi).

İşin iyi tarafı ise, genç ve deneyimsiz bir atın eğitim sürecini, usta bir atı izlemesini sağlayarak oldukça hızlandırabilirsiniz. Eğer hedefiniz genç atınızı engel atlama konusunda eğitmek ise, onu usta bir atı engel atlarken izlemeye götürebilirsiniz. Tabii ki de genç atın ertesi gün mucizevi şekilde 150cm’ lik engelden atlamayacaktır ama bu konudaki bakış açısı muazzam bir şekilde gelişecektir.

Bu konuda yaşanan bir örnek atlarımız asayiş eğitim parkurunda çalıştığı sırada meydana gelmiştir. Nispeten genç ve deneyimsiz bir at merdiven çıkma çalışmasında daha önce hiç görmediği merdiveni çıkmayı reddetmekte ve binicisine zor anlar yaşatmaktaydı. Bunun üzerine deneyimli bir atı genç atın hemen önünde merdiven çalışmasından geçirerek, genç ata ne yapması gerektiğini görme fırsatı verildi. Bunu bir kaç defa tekrarladıktan sonra genç atımız sorunsuz şekilde merdivenlerden çıkıp çalışmayı başarılı şekilde tamamladı.

 

 

 

 

Sonuç:

 

Geçmişte savaş, ulaşım, haberleşme, tarım alanındaki kullanımı ile insanlık tarihine yön veren at günümüzde de spor, eğlence, sağlık ve asayiş alanındaki kullanımı ile yaşam kalitemizin yükseltilmesine katkı sağlamaktadır. Atın kendi doğal ortamında varlığını sürdürmesine ve özgürce yaşayabilmesini sağlayan yaradılış özelliklerini anlamadan kurulacak at ve insan birlikteliği, iki canlının mücadelesinden başka bir şey olmayacaktır. Oysa bu birliktelik, atın insanın isteklerini yerine getirmeyi özgürce tercih edeceği bir anlaşma seklinde olmalıdır. Bunun yolu da, insanın atını doğru anlayıp ona hak ettiği saygıyı göstermesinden geçer.